cevak-info / Cevdet Akburu
  *UZAY HABERLERİ
 

Rosetta uzay mekiği, kuyrukluyıldızı inceliyor

Space programı bu hafta Avrupa Uzay Ajansı’nın büyük başarısını konu alıyor. 2004 yılında çıktığı yolculuğun en önemli aşamasına gelen Rosetta uzay mekiği, 67P Churyumov–Gerasimenko adlı kuyruklu yıldızın yer çekimi alanına girerek büyük başarıya imza attı. Daha önce hiçbir uzay mekiği bir gök taşına bu kadar yaklaşmamıştı. Şimdi bir sene boyunca bu kuyruklu yıldızı inceleyecek olan Rosetta uzay mekiği, güneş sisteminin oluştuğu esnada meydana gelen bu gök taşını inceleyerek bilime ışık tutacak ve belki de evrenin nasıl meydana geldiğini öğrenebileceğiz.

Tarihin en önemli uzay araştırması bu yaz Avrupa’da gerçekleşti. Rosetta, kuyruklu yıldıza çok yaklaştı ve burada 12 ay boyunca inceleme yapacak. Bu işi başaran takımla özel bir röportaj yaptık. Şimdi kuyruklu yıldız avcıları neler yapıyor bir göz atalım.

Rosetta uzay gemisinden sinyal alınınca tüm dünya medyası ayağa kalkıyor. Şu anda Almanya’daki Avrupa Uzay Ajansı Operasyon Merkezi’nde yüzlerce gazeteci bulunmakta. Uzay mekiğinden gelecek yeni haberleri merakla bekliyorlar.

Matt Taylor, Rosetta Projesi Bilim Adamı, Avrupa Uzay Ajansı: “Nihayet kuyruklu yıldıza ulaştık ve randevumuza yetiştik. Şimdi bir dönüm noktası olacak olan gök taşına inme aşamasına geçiyoruz. Bu görev, bir senemizi alacak.’‘

Rosetta, 67P Churyumov–Gerasimenko adlı bu kuyruklu yıldıza inebilmek için tam 10 sene harcadı.
Birbirine bağlı yumruk şeklindeki tozlu buz kütlesini görünce herkes şaşırdı.

Armelle Hubault, Rosetta Projesi Mühendisi, Avrupa Uzay Ajansı: “Bu çok ilginç bir kuyruklu yıldız. Şekli hakkında birçok ihtimali göz önüne alıyorduk. Ancak kimse plastik bir ördek beklemiyordu.’‘

Paolo Ferri, Rosetta Projesi Bilim Müdürü, Avrupa Uzay Ajansı: “Şekli inanılmaz. Bilimsel olarak baktığınızda rastlayabileceğiniz en ilginç nesne diyebilirim. Hayal ötesi bir şey…’‘

Kuyruklu yıldızın fotoğrafları Osiris denilen bir kamera ile çekildi. Bu makineyi Holger Sierks yönetiyor.
Ayrıntılı görüntü yakalayabilmek için günümüzde dijital kameralarda bulunanlara benzer bir sensör kullanıyor.

Holger Sierks, Kuyruklu Yıldız Gök Bilimcisi, Max Planck Entstitüsü: “Şunu açarsam daha iyi görürsünüz. Rosetta’nın gözü işte burası…’‘

“Birçok ayrıntı görebilirsiniz. Buradaki büyük kaya bir ev genişliğinde… Bir piksel 8 metre büyüklüğünde olduğu için büyük kayalar gölge oluşturuyor. Bunu şuradaki düz alanlarda görebilirsiniz.’‘

67P kuyruklu yıldızının dönüşü 12 saat sürüyor. Bu sayede Rosetta’nın 10 ayrı aleti, gök taşının yüzeyini baştan aşağı inceleyebiliyor.

Holger Sierks, Kuyruklu Yıldız Gök Bilimcisi, Max Planck Entstitüsü: “Görüntülerde gerçek bir eksen dönüşü izliyorsunuz. Buraya yani kuzey tarafa doğru dönüyor. Karanlıkta olan yer de güney kutbu. Biraz tuhaf gelebilir ancak şu gördüğünüz de çekirdeğin ekvator çizgisi…

Daha önce bir kuyruklu yıldıza hiç bu kadar yaklaşılmamıştı. Şu anda bilinmeyen bir dünya ile karşı karşıyayız.
Uçuş takımı şu anda uzayda denenmemiş zor manevraların ortasında yer alıyor.

Andrea Accomazzo, Rosetta Mekiği Uçuş Müdürü, Avrupa Uzay Ajansı: “Kuyruklu yıldıza vardık ve şu anda onu tanımlamaya çalışıyoruz. Gerçekten de çok farklı bir şekli var. Uzay mekiği şu yöne doğru ilerleyecek. Güneşin de burada olduğunu düşünün. Gök taşının farklı açılardan haritasını çıkartıyoruz. Başlangıçta, neredeyse üçgen şeklinde olan tuhaf bir yörüngede uçacağız. Yani şunun gibi… Böylelikle gök taşının şeklini yeniden çıkartabileceğiz. Siz de görüyorsunuz, ağustos ayında yaptığımız kavisli manevralar kuyruklu yıldızın yerçekimi etkisiyle bükülüyor. Ölçmek istediğimiz asıl şey bu. Uzay mekiğinin kendisini kuyruklu yıldızın yerçekimini ölçmek için sensör olarak kullanacağız.’‘

‘‘Yerçekimi haritasını çıkarmak, bilim adamları için çok önemli. İşler yolunda giderse ağustos ayının ortasına kadar bu işin yapılması gerekiyor.’‘

“Son günlerde yaptığımız çalışmalar görevin devamı için çok önem arz ediyor. Kuyruklu yıldızı tam olarak tanımlayamazsak, etrafında düzgün bir şekilde uçamayız. Gök taşının yakınında iken nasıl hareket edebileceğimizi öğrenmemiz gerekiyor. Bu işi birkaç hafta içerisinde kendi başımıza halletmemiz gerekiyor.’‘

Rosetta çok yeni bir keşifle karşı karşıya olduğu için, bilim adamlarının kuyruklu yıldızı en ince ayrıntısına kadar incelemesi gerekiyor. Bu göktaşlarından Jüpiter’in ötesinde milyarlarcası bulunuyor. Gövdeleri, güneş sisteminde bulunan en eski yapı taşlarından oluşuyor.

Çünkü içerisindeki moleküller 4.5 milyar yıl önce dünya oluşurken meydana geldi.

Holger Sierks, Kuyruklu Yıldız Gök Bilimcisi, Max Planck Entstitüsü: “Bize, her gün içtiğimiz ve ondan yaratıldığımız suyun ilk halini getirecekler. Dünya, yaşam ve kuyruklu yıldızlar arasında bir bağ var. Bu bilgiler bize güneş sisteminin termal ve kimyasal evrimini öğrenmemizi sağlayacak.

Rosetta, bir sene boyunca kuyruklu yıldız 67P’yi tarayıp, araştıracak. Philae iniş takımları ise yüzeye inmeye çalışacak.

Gök taşının tozlu yüzeyindeki bu incelemenin kasım ayında gerçekleştirilmesi planlanıyor

Bu sebeple ekibin bilim adamlarının istekleri ve Philea iniş takımlarının teknik gücüyle örtüşecek iyi bir iniş bölgesi bulması gerekiyor.

Matt Taylor, Rosetta Projesi Bilim Adamı, Avrupa Uzay Ajansı: “İnmek için güzel düzgün bir alan bulmalıyız. Ancak gök taşının yüzeyi oluşurken çok hızlı döndüğünü göz önüne almalıyız. Bu hareket doğası gereği çok değişken. Bu sebeple yüzeye inmek istemezsiniz. Çünkü çok kısa zaman aralıkları ile değişiyor. Şu andaki tek düşüncemiz bu.’‘

Rosetta ekibi gözünü dört açıyor ve güneş sistemi içerisinde 6.5 milyar kilometre yol yapan bu uzay mekiği ile sürekli irtibat halinde.

Armelle Hubault, Rosetta Projesi Mühendisi, Avrupa Uzay Ajansı: ‘‘Bu uydu, 10 yıldır kullanılan bir makineye göre çok iyi çalışıyor. Genelde bir uydu bu süre zarfında emekliye ayrılır. Rosetta’nın asıl görevi şimdi başlıyor. Sanırım bazıları kullanığımız bu uyduya gıptayla bakıyor.’‘

Birçok insan ne olacağını çok merak ediyor. Medya da olaya ilgi gösterdi.
Şu anda konuya ilgililer için çok özel bir andayız.

Paolo Ferri, Rosetta Projesi Bilim Müdürü, Avrupa Uzay Ajansı: “Çocukların bayramda oldukları kadar sevinçliyiz. Şu anda buradaki insanlar nasıl hissettiğimizi tam anlamıyla biliyor. Tarihi bir anı yaşıyoruz.’‘

Matt Taylor, Rosetta Projesi Bilim Adamı, Avrupa Uzay Ajansı: “Hiçbir şey bu olayı geride bırakamaz. Bilimin yaptığı bu keşif müthiş bir şey. Son bir yıl boyunca Rosetta’da görev yaptığım için, oğlum şimdi bilim adamı olmak istediğini söyledi. Yani görev amacına ulaştı.’‘

Rosetta son yıllardaki en ilginç görevlerden bir tanesine çıktı. Ancak uzaydaki tek araç o değil. Şimdi evrende bu ay neler neler olmuş kısaca bir göz atalım:

Fırlatıldıktan 7 ay sonra Gaia uzay mekiği, galaksideki bir milyar yıldızı araştıracağı büyük görevine başladı.

Avrupa Uzay Ajansı Samanyolu Galaksisi’nin nasıl oluştuğunu daha iyi anlamamız için 3 boyutlu detaylı bir harita yapmaya hazırlanıyor.

Merkür gezegeninin yüzeyi aslında böyle gözüküyor. NASA’nın Messenger adlı uzay mekiği çok büyük bir kraterde volkanik oluşum belirtileri ile su izlerine rastladı.

İtalyan astronot Samantha Cristoforetti NASA’nın Houston merkezinde, Uluslararası Uzay İstasyonu’nun Amerikan yapımı bölgelerinde eğitime başladı.

Daha önce savaş pilotu olan astronot, kasım ayında Avrupa Uzay Ajansı’nın 6 ay sürecek görevi için uzaya fırlatılacak.

“Bu haftalık bu kadar. Gelecek ay Rosetta’daki gelişmelerle ilgili yeni bir bölüm yayınlayacak, Venüs gezegeni ile ilgili çok farklı bilgileri ekrana taşıyacağız. Görüşmek üzere.’‘

Copyright © 2014 euronews


Uzaydan Dünya (Envistat Uydusu)

 
Avrupa Uzay Ajansı'na ait Envistat uydusu uzaydan dünyayı görüntüledi. Birbirinden güzel doğal alanların görüldüğü fotoğrafların içinde Türkiye'den de bir bölge bulunuyor.

Uzaydan Dünya

Virunga Dağları - Rwanda

 

 
Rusya
 


 
Tuz Gölü - Türkiye
 


 
İngiltere - Franda 
 


 
Amazon Nehri - Brezilya
 


 
Mississippi Nehir Deltası
 


 
Okavango Nehir Deltası - Botswana
 


 
Panama Kanalo
 


 
Washington - ABD
 


 
Avustralya
 


 
Kuzey Çin - Sarı Deniz
 
 

Gökbilimciler
, Dünya’ya en fazla benzeyen bir gezegen keşfetti

Uzaydan Dünya (Envistat Uydusu)

smaller_textlarger_text

Kepler teleskobu tarafından yapılan ve Science dergisinde açıklanan
keşif, gezegen avcılarını heyecanlandırmış durumda.

Cygnus takım yıldızında Dünya’dan 500 ışık yılı uzaklıkta, kızıl cüce bir yıldızın etrafında dönen gezegenin, ne çok sıcak ne de çok soğuk olan Goldilocks kuşağında yer aldığı belirtildi.

NASA’da görevli bilim insanları, gezegenin, Dünya’nın ikizinden çok kuzeni olabileceğini, çünkü Güneş‘ten daha küçük ve daha az ışık yayan bir yıldız etrafında döndüğünü belirtiyor.

Bilim insanları ayrıca, gezegenin, Dünya’dan yaklaşık yüzde 10 oranında daha büyük olduğunu ve yüzeyinde yaşam için kilit öneme sahip suyun sıvı halinin var olabileceğini söylüyor.

Yıldızı etrafındaki turunu 130 günde tamamladığı belirtilen gezegenin bir atmosferi olup olmadığı ise henüz bilinmiyor.

CreditNASA

Credit: NASA

Copyright © 2014 euronews




Son bir yılın en büyük patlaması

 

 

Rusya'nın "Koronas-Foton" uydusunun "Tesis" gözlemevi Güneş'te 4 Temmuzda son bir yılın en büyük patlamasını tespit etti.

 

06 Temmuz 2009 Pazartesi, 13:16:00

 

 

 

 

 

 

 

 

Ria Novosti haber ajansına göre, 2008 yılı mart ayından bu yana Güneş'te meydana gelen en büyük patlama 11 dakika sürdü. Patlama sonucunda yayılan röntgen ışınlarının GOES ölçeğine göre C 2,7 şiddetinde olduğu bildirildi.

Güneş'te meydana gelen patlamalar yaydıkları röntgen ışığı şiddetine göre A, B, C, M ve X Latin harfleriyle belirtilen 5 sınıfa ayrılıyor. A 0.0 olarak belirtilen en düşük şiddetli patlama, Yer yörüngesinde 1 metre kareye düşen 10 nanovat ışına karşılık geliyor. Patlamanın şiddetine göre belirlenen her bir kademe artışında metre kareye düşen ışın miktarı 10 kat artıyor. Güneş etkinliğinin yoğun olduğu 2003 yılı ekim ayında X 17 olarak belirtilen 1 milyon nanovat şiddetinde patlamalar kaydedildi.

Uzmanlar, 4 Temmuz 2009'de Güneş'in güney yarımküresinde meydana gelen patlamanın 2008 yılı 25 Martında meydana gelen M 1,7 şiddetindeki patlamadan sonra en büyük patlama olduğunu belirtiyor.

Güneş etkinliğinin 2009 yılı mart ayından bu yana artan hızda yükseldiği ve bunun önemli belirtilerinden olan lekelere bakılırsa bu etkinlik daha da artacak.

Güneş ve uzaydaki hava durumunu gözlemleyecek ve Güneş'in fiziki yapısı hakkındaki güncel sorulara cevap arayacak "Koronas-Foton" uydusunun "Tesis" gözlemevi 30 Ocak 2009'da Rusya'nın Plesetsk uzay üssünden "Tsiklon-3" füzesiyle uzaya gönderildi. "Koronas-Foton" projesi Moskova Fizik Mühendislik Astrofizik Enstitüsü tarafından yönetiliyor.

"Koronas" uyduların ilki "Koronas-I" 1994-2001, ikincisi "Koronas-F" ise 2001-2005 yıllarında göreve gitti.

Güneş'in çapı Dünya'nın 103 katı, kütlesi ise Dünya'nınkinin 332 bin 946 katı.

 

 

 

Yeni bir güneş sistemi keşfedildi

 

Şili'deki Güney Avrupa Gözlemevi (ESO) astronomları, 5, belki de 7 gezegenlik yeni bir güneş sistemi keşfetti.

 

AA

 

 

 

 

 

Lima

- ESO'dan yapılan açıklamada, Güneş'e benzer bir yıldızın etrafında, yörüngede dönen gezegenlerin bu sisteminde altıncı ve yedinci gezegenin varlığının teyit edilmesi halinde, bu sistemin sayıca bizim güneş sistemimize benzerliğinin ortaya çıkmış olacağı belirtildi.

 

ESO'da Christophe Lovis, keşifle ilgili açıklamasında, ''Büyük olasılıkla şimdiye kadar keşfedilen en çok gezegenli sistemi bulduk. Bu önemli keşif, Güneş'ten başka bir yıldız etrafında dönen gezegenlerin araştırıldığı yeni bir çağa girdiğimizi de ortaya koyuyor'' ifadesini kullandı.

 

Astronomların, ESO'ya ait 3,6 metrelik bir teleskoba yerleştirilmiş HARPS spektrograf kullandığı ve Dünya'dan 127 ışık yılı uzaklıktaki HD 10180 adı verilen Güneş'e benzer yıldızı, 6 yıl boyunca incelediği belirtildi.

 

Açıklamada, astronomların HARPS'ın 190 ölçümü sayesinde yıldızın hareketlerini izlediği belirtilirken, 2 başka gezegenin varlığını düşünmek için ''güçlü nedenleri'' bulunduğu da kaydedildi.

 

 

Güneş sistemi sanılandan İKİ MİLYON YIL daha yaşlı

 

 

Paylaş :

Arkadaşına Gönder

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Nature Geoscience dergisindeki araştırmaya göre Güneş Sistemi 300.000 ile 1.9 milyon yıl arasında bir süre daha yaşlı.

 

 

 

 

 

 

 

 


2004’te Fas’ta bulunan 1.49 kiloluk göktaşını inceleyen bilim insanları, taştaki ‘relict’ mineralinin, Güneş’in doğuşundan sonra oluşan en eski katı materyal olduğunu söylüyor. Mineral 4.45682 milyar yıl önce oluşmuş. Bulgular, Göktaşı Çalışmaları Merkezi’nden Audrey Bouvier ve Meenakshi Wadhwa’yı, Güneş Sistemi’nin daha yaşlı olduğu sonucuna götürdü. (afp)

 

 

Uydu kameraları, beyaz ayarını Tuz Gölü'nden yapıyor

 

 

 

Paylaş :

Arkadaşına Gönder

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yeraltı sularının bilinçsizce tüketilmesi sonucu Tuz Gölü'nün büyük bir kısmının yok olması, İngiliz bilim adamlarının işine yaradı.

 

 

 

Tuz Gölü, temmuz ve ağustos aylarında suları tamamen çekilince yerküre etrafında dönen uyduların kameraları için eşsiz bir renk ayarlama fonksiyonu görmeye başladı.

Bilim adamları, Küresel Yerküre Gözlem Sistemi'ne (GEOSS) ait uyduların kameralarını Tuz Gölü'nün sunduğu beyazlıkla ayarlıyor. Uydu kameralarının uzay boşluğundaki şartlar altında resim verme kalitesinin bariz bir şekilde değişebildiğini dile getiren uzmanlar, bazen kameraların verdiği görüntü üzerinde kaydedilen renk kaymalarının iklim değişikliğinin bir sonucu mu, yoksa kameraların radyometrik özelliklerindeki değişikliklerden mi kaynaklandığını tahmin etmenin çok zor olduğunu dile getiriyor.

Tuz Gölü ise uzaya en doğru beyaz rengi verme özelliğini kazanmış durumda. İngiltere'nin Milli Fizik Laboratuvarı idaresinde Tuz Gölü'nde çalışmalar yapan bir grup bilim adamı, gölün değişik açılardan yansıtma özelliklerini ölçüyor. Aynı esnada değişik uydular, verimlerini gözden geçirmek için hangi imkânların olduğunu kaydediyor.

 

 

Kepler uzay teleskobu insanoğlunun GÖZÜNÜ AÇTI: Dünyaya çok benzeyen 140 gezegen daha bulundu

 

 

Paylaş :

Arkadaşına Gönder

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilim adamları, son haftalarda 140 "dünyamsı" gezegen keşfetti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Astronom Dimitar Sasselov Oxford'da bir bilimsel konferansta yaptığı açıklamada, geçen yıl Ocak ayında yörüngeye yerleştirilen Kepler uzay teleskobu ile yapılan gözlemlerde, Dünya'nın ölçülerine yakın 140 değişik gezegen keşfedildiğini belirtti.

Bu keşiflerin ünlü gökbilimci Kopernik'in rüyalarının gerçekleşmesi anlamına geldiğini söyleyen Sasselov, Kepler uzay teleskobunun bu gezegenleri, yıldızlarının önünden geçerken ışığı çok küçük bir miktar da olsa karartmasını ölçerek belirlediğini anlattı.

Son keşiflerin ardından bilim adamları, Samanyolu'nda yaşam koşullarına evsahipliği yapabilecek 100 milyon civarında gezegen olduğunu düşünüyor ve bunların içinde Dünya benzeri yaşamın sürdürülebileceği 60 kadarını iki yıl içinde belirlemeyi umuyorlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Evrenin EN AĞIR yıldızı bulundu: Güneşten onlarca kat AĞIR, BÜYÜK ve SICAK

 

 

 

Paylaş :

Arkadaşına Gönder

 

 

 

 

 

 

 

 

DEV YILDIZIN ADI: R136a1...

 

 


Evrendeki bilinen en ağır yıldız keşfedildi. Tarantula Nebulası’nın merkezinde yer alan, toz ve gaz bulutundan oluşan dev yıldızın ağırlığı üzerinde çalışan bilim insanları, komşu bir galaksiye doğru çekilen ‘R136a1’ adlı yıldızın kütlesinin bir zamanlar Güneş’in yüzlerce katına ulaştığını açıkladı.

Sheffield Üniversitesi astrofizikçilerinden Paul Crowther ve ekibi dev yıldızın ağırlığının, zaman içinde asıl ağırlığının önemli kısmını kaybetmiş olmasına karşın şimdiye kadar rastlanan en ağır yıldızdan iki kat fazla olduğunu belirtiyor.

İçindeki gazı büyük bir güçle yakan yıldızın yaydığı ışığın, Güneş’in yaydığı ışığın 10 milyon katı kadar olduğuna dikkati çeken Crowther, “İnsanların tersine yıldızlar ağır olarak dünyaya gelir, yaşlandıkça ağırlıklarını kaybederler. R136a1 ise orta yaşlı bir yıldız ve zaten oldukça yoğun bir ağırlık kaybetme programından geçmiş durumda” diye konuştu. Kütlesi bir zamanlar Güneş’in 320 katı kadar olan R136a1 adlı dev yıldız, zaman içinde kütlesinin bir bölümünü kaybetmiş olmasına karşın halen Güneş’ten onlarca kat daha büyük bir kütleye sahip ve 40 bin santigrat dereceyi aşan yüzey ısısı da Güneş’inkinden yedi kat fazla.

 

 

 

 

 

 

 



 

 

Çevresinde dönen yıldız, GEZEGENİ YUTTU

 

 

 

Paylaş :

Arkadaşına Gönder

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Hubble uzay teleskobu, Samanyolu’nda bir gezegenin, çevresinde döndüğü güneş benzeri yıldızı tarafından ‘yutulmakta’ olduğunu tespit etti.

Samanyolu’nda bulunan bir gezegen, çevresinde döndüğü güneş benzeri yıldızı tarafından yutuldu. Wasp-12b adlı gezegenin tamamen yutulmasının 10 milyon yıl sürmesi bekleniyor.

Yörüngedeki Hubble uzay teleskobu, Samanyolu’nda bir gezegenin, çevresinde döndüğü güneş benzeri yıldızı tarafından ‘yutulmakta’ olduğunu tespit etti.

Yıldızların yörüngelerinde dönen gezegenleri yutabildiklerini bilen astronomlar, ilk kez bu olayı böylesine açık gördü. Yıldızı tarafından ‘yenen’ gezegen çok uzak olduğu için, Hubble bu olayı fotoğraflayamadı.

Bilim insanları, teleskobun verilerinin analizi ışığında bunun bir görüntüsünü oluşturdu. Keşif, The Astrophysical Journal Letters dergisinde yayımlandı. Araştırmacılar, 1500 derecelik yüzey ısısıyla Samanyolu’nun en sıcak gezegeni olan Wasp-12b adlı gezegenin yıldızı tarafından tamamen yutulmasının, 10 milyon yıl içinde tamamlanabileceğini açıkladı.

 

 

 

 

 

Kaynak : AA

 
 

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol