cevak-info / Cevdet Akburu
  *TEKNOLOJİK HABERLER
 

 

 

1 tuz zerresine 1000 dünya sığdı! IBM araştırmacıları, Zürih ve Kaliforniya'daki laboratuvarlarda, nano ölçekte 3 boyutlu bir dünya haritası yarattı

 

 

 13 Temmuz 2010 Salı, 11:22:43
 
IBM'den yapılan yazılı açıklamaya göre, araştırmacılar, kurşun kalemin ucundan 100 bin kat daha ince bir uç kullanarak, dünyanın 3 boyutlu haritasını bir tuz tanesinin 1/1.000'i büyüklüğündeki yüzeyde oluşturmayı başardı. Bin adedinin tek bir tuz tanesine sığdırıldığı 3 boyutlu haritanın yapımında, 15 nanometre kadar küçük desenler kullanıldı. Nano ölçekli yapım yöntemlerine göre daha düşük maliyetli ve kullanımı kolay nano ölçekli üretim gerçekleştiren araştırma ekibi, dünya haritasına ek olarak, Alp Dağlarındaki Matterhorn zirvesinin, 25 nanometre yüksekliğindeki, yaklaşık 1/5 milyar ölçekli bir kopyasını da oluşturdu.

 

 

Türkler nanoteknolojiyi uzaya çıkarıyor

 

 

Radyasyona karşı mevcut ürünlere göre 100 kata kadar daha dayanıklı ürün imal edildi

 

 

13 Temmuz 2010 Salı, 10:15:46

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türk mühendisler, uzaydaki yüksek radyasyona karşı mevcutlarına oranla 100 kata kadar dayanıklılık sağlayan nanoteknoloji temelli malzeme geliştirdi.

 

 

TÜBİTAK tarafından desteklenen ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) tarafından yürütülen bir uzay projesi kapsamında geliştirilen yeni ürünün Türkiye'de üretilecek uydularda kullanımı hedefleniyor.

 

 

Yeni nesil nanoteknolojik malzeme, uyduların yüksek hızlı elektronik devrelerinin uzaydaki kullanım süresini önemli ölçüde uzattığından uydu maliyetlerinde büyük maliyet avantajları getiriyor. Malzeme ayrıca, uyduların çok daha hafif olarak üretilmesini de sağlayacak.

 

 

Uzmanlar, Türkiye'nin bu teknolojiyi uzayda kullanan ilk ülke olmasını planlıyor.

 

 

Bilkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilkent Üniversitesi Uzay Teknoloji Araştırma Merkezi (BİLUZAY) Başkanı Prof. Dr. Ekmel Özbay, uzayda kullanılacak yüksek güçlü ve yüksek hızlı elektronik devrelerin tamamen Türkiye'de üretimi konusunda önemli bir aşamaya gelindiğini ifade etti.

 

 

Uzayda yüksek oranda radyasyonun bulunması nedeniyle uzay ortamında bulunan elektronik devrelerin çok kısa sürede bozulduğunu anlatan Özbay, bu nedenle uyduların çok kalın alüminyum tabakalarla korunduğunu söyledi. Radyasyonu soğurma görevini yürüten kalın alüminyum kaplamaların uydu maliyetlerini de ciddi olarak arttırdığını ifade eden Prof. Dr. Özbay, uzayda bulunan radyasyona dayanıklı yeni malzemelerin geliştirilmesi ile uyduların daha ucuz ve daha uzun ömürlü olacağını belirtti.

 

 

''MALZEMENİN TESLİMLERİ YAPILDI''
Özbay, Bilkent Üniversitesi ve ASELSAN'ın beraber çalıştığı TÜBİTAK 1007 projesi kapsamında, günümüzde uzayda kullanılan kaplama malzemelerinden 100 kat daha dayanıklı nanoteknoloji tabanlı malzeme geliştirdiklerini açıkladı.

 

 

Geliştirdikleri malzemenin galyum nitrit tabanlı olduğunu aktaran Özbay, geliştirilen yeni malzemelerle uyduların hafif olarak tasarlanmasının da mümkün olacağını kaydetti.

 

 

Malzemenin uzaya tam uyumunun da mümkün olduğunu belirten Özbay, şöyle konuştu:

 

 

''Uzaydaki yüksek radyasyona karşı dayanıklılık sağlayan ve uzaya uyumlu nanoteknoloji temelli malzememizi geliştirdik. Bu malzemenin ilk teslimlerini de ASELSAN'a ve SSM'ye yaptık. Geliştirdiğimiz malzeme, uzayda mevcut kullanılan malzemelere oranla radyasyona karşı 100 kat daha dayanıklılık gösteriyor. Ayrıca bu malzemeyi kullandığımız nanotransistörlerin yer aldığı elektronik devreler çok daha yüksek hızlarda uzay ortamında çalışabiliyor. Bu nedenlerle uydu sistemlerinin daha ucuza üretimi de mümkün olabiliyor.

 

 

Uydunun en kritik kompenentleri arasında bulunan verici antenlerinde bu malzemeyi kullanıyoruz. Yani çalışmamızla nanoteknolojiyi uzaya taşıdık diyebiliriz.''

 

 

TÜRKSAT-5A UYDUSUNDA KULLANILACAK
Bilkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Bilkent Üniversitesi Uzay Teknoloji Araştırma Merkezi (BİLUZAY) Başkanı Prof. Dr. Özbay, ASELSAN ile beraber geliştirdikleri bu teknolojinin, tasarımı ve üretimi tamamen milli olan ilk haberleşme uydu alt sisteminde kullanılacağını dile getirerek, BİLUZAY ve NANOTAM merkezlerindeki 50 araştırmacının bu tür uzay teknolojilerinin daha da ileriye götürülmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.

 

 

BİLUZAY'da üretilen nanoelektronik devrelerde kullanılan bu malzemenin daha önce uydularda hiç kullanılmadığını ifade eden Özbay, ''Biz Türkiye'nin bu teknolojiyi uzayda kullanan ilk ülke olmasını hedefliyoruz'' dedi.

 

 

Prof. Dr. Ekmel Özbay, geliştirilen bu sistemin Türkiye'de Türk mühendisler tarafından yüzde 100 yerli olarak üretilmesi hedeflenen TURKSAT-5A uydusunda kullanılacağını da sözlerine ekledi.

 

 

 

'Elektronik cilt' geliştirildi

 

 

ABD'nin California eyaletindeki iki prestijli ünversite Stanford ve Berkeley'den araştırmacılar, insan cildine yakın esneklik ve hassasiyete sahip yapay cilt geliştirmeyi başardılar.

 

 

AA

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

San Francisco

 

 

- Amerikalı bilimadamları "Nature Materials" dergisinde yayımladıkları makalede, Stanford Üniversitesi'ndeki çalışmalarda geliştirilen ve özel olarak üretilen ultra ince bir film üzerinde mini transistörlere sahip sentetik cildin, 20 miligram ağırlığındaki bir sineğin yüzeyine konmasını veya havalanmasını hissedebildiğini belirttiler. Bu yapay cildin tepki süresinin insanınkiyle kıyaslanabilir düzeyde, saniyenin birkaç binde biri kadar hızlı olduğunu belirten araştırmacılar, ancak bu prototipin özellikle acı hissi gibi bazı özelliklerde şimdilik insan cildi kadar hassas olmadığını kabul ettiler.

 

 

Berkeley Üniversitesi'ndeki araştırmalarda geliştirilen sentetik deri, milimetrenin birkaç milyonda biri çapındaki "nano-ipliklerin" yerleştirildiği bir kauçuk malzemeden üretildi. Bilimadamları makalelerinde, bu prototip yapay cildin, 0 ila 15 kilopascal basıncı tespit edebilecek kapasitede olduğunu, bunun da insan elinin bir klavyeye veya bir cisme dokunmasına eşdeğer olduğunu belirttiler.

 

 

Çalışmalarında henüz işin başında olduklarını ve bu yapay cilt prototiplerinin özellikle robot teknolojisinde önemli kullanım alanı bulacağını vurgulayan araştırmacılar, "Örneğin bulaşık yıkayabilen bir robot yapmak istersek, öncelikle onun bardakları tutarken kırmamasını sağlamalıyız. Aynı zamanda robota, objeyi düşürmeden tutabilmesi için gerekli yeteneği de vermeliyiz" dediler.

 

 

Bilimadamları, uzun vadede "elektronik cilt" için tıbbi alanda uygulamalar geliştirmeyi umuyorlar. Bu yapay deri ile kaplı protezlerin yardımı ve bunun sinir sistemine entegre edilmesiyle, engelli veya ampute kişilere dokunma hissinin yeniden sağlanması amaçlanıyor.
 

12 Eylül 2010

 

 
 

 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol